Elbette abartıldığı sürece utanma duygusu zarar
verebilir. Ancak bilimadamlarının son dönemde yaptığı çalışmalar utanma
duygusunun hayvanlarda olmadığı gerçeğini ortaya çıkardı. Peki bu durumda
sadece insanlar utanma duygusuna sahipse ve hayvanlar değilse aklımıza iki soru
hemen geliyor. Acaba utanma ve ar duygusundan yoksun insanlar hangi kategoriye
girecek. Daha da enterasanı utanma duygusu olan bir hayvan olursa onun da yeri
konusunda tartışmalar olacaktır. Heralde tüm halkının toplam utanma duygusu bir
milletin medeniyet seviyesi ile doğru orantılıdır diye bir hipotez ortaya
atılsa ispat edilmeye değerdir. Elbette tüm Dünya medeniyetlerinde sürekli
renkli cam ekranında yahut aynı doyumsuzlukla ve arsızlıkla DÜnya nın tüm
güzelliklerini zedelemeye çalışan , tabir yerinde ise midesi dilate yani
normalden bir kaç kat daha büyük mideli kimseler var. Tabi oldukçada çok gibi
görünüyorlar. Ama ucuz bir malın milyonlarca satılması gerçeği, kaliteli ve
pahalı bir ürünün kalitesine zerre kadar etki etmez. Bunların göz önünde olması
iyi ve medeni olduklarını göstermez. Ayrıca herkesin sınırsız mal mülk edinme
hakkının olduğunu ve bunda kimsenin gözü oladığını söylemeye gerek olmasa
gerek. Sorun bu çokluğun nasıl edinildiği. İçinde diğerlerinin mutsuzluğu
üzerine kurulu arsızlık var mı? Kimseyi demoralize etmeden söylemek gerekirse
adım adım süprizlere açık bir hayatta hiç süpriz olmayacak gibi yaşamak sanırım
enterasan bir aldanma. Hele bu hayatta hızlı arsız ihtiraslı yaşama duygusu ne
denli doğru bilinmez. Elbette bu tür kimseler için eleştiri bir anlam ifade
etmez. Toplumun tembelliği ve değer yargılarının zayıflaması yüzsüz yaşayan ve
geçinen doyumsuzların sayısını artırır demek yalan olmaz. Elbette onları
eleştirmek bize düşmez. Onlara sorarsanız mutlu olduklarını söyleyecektirler.
Mutlu olmasalar yüzsüzlüğe ve doyumsuzluğa nasıl katlanabilirlerdi. Ama onlar
içinde kanser edici sorun bu mutluluğu ne kadar devam ettirecekleri kaygısı.
Yani ne kadar daha aynı oranda arsız ve doyumsuz bir hayat yaşayarak mutlu
olmaya devam edecekleridir. Herşeyin bir başı birde sonu var. Mutluluğunda.
Elbette tüm insanlar mutlu olmalı. Ancak mutlu olma egosu yüzünden diğer
insanların mutlu olmadığı bir dünya ya bizler ne kadar katkı sağlıyoruz. Tüm
bunlardan sonra kendimize durup sormamız gereken soru belkide benim mutluluğum
diğer insanların mutsuzluğuna sebep oluyor mu ? Aslında güzel ahlaklı ve
vicdanlı yahut utanan yahut doyumlu yada ne derseniz deyiniz bir insan olma
diğerlerini mutsuz edermi. İçinde bulunduğu en kötü durumu bile nakit akışına
çevirme yeteneği ile övünme ve mutlu olma duygusu ise ne kadar yersiz ve
kibirli. Bunun tam tersini yapma ise simyacılık bu günlerde. Elbette hayatın bu
kadar kısıtlı irdelenmesi doğru değil. Ama bize yol gösterecek ışıklar yakacak
gerçek aydın ve aristokratlar çok olsaydı bunları yazmaya bile gerek
kalmayacaktı. Herşeyin geriye çevrilemeyeceği bir ana gelmektense zamanında
tedbir almakta fayda var sanırım. Vicdanı rahat vicdanların bu yazıyı okurken
yüzlerindeki tebessümü hissedebilmek önemlidir. Bu yazıda bu güzel tebessümlere
bir ön yanıttır. Utanma duygusundan yoksun olanlar bakalım bu hayat denilen
azgın boğanın sırtında daha ne kadar mutlu olmaya devam edeceksiniz ?
18 Ocak 2011
UTANMA !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder